Diyanet'in 'Şehvet Fetva'sının Tarafsız Bir İncelemesi

Yorum Yok
Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı, Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu'na yöneltilen "Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?" şeklindeki soru ve site üzerinden buna verilen cevap çeşitli kurum, mecra ve yayınlarda genellikle olumsuz olacak şekilde tepki gördü. [1]

Bu soruya verilen cevap, İslam dininde farklı kesimlerce kabul gören görüşlerin bir derlemesini içerecek biçimdeydi. Gelen tepkiler üzerine, önce bu soru ve cevabı kaldıran Diyanet İşleri Başkanlığı, daha sonra bir süre siteyi tamamen erişime kapattı, ardından da artık soru hattının kaldırıldığını [2], kötü niyetle yorumlarda bulunulduğunu, İslam dinini karalama çalışması yapıldığını ve konuya ilişkin hukuki süreçlerin başlatılacağını ifade etti. [3]

Bu inceleme esnasında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın genel yapısı, gerekliliği, aldığı bütçe payı veya ifade ettiği diğer görüşler tartışma konusu yapılmayacaktır. Blogun İslam yanlısı bir tavır ve tutum içerisinde olduğu da ifade edilemez, ancak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı bir açıklamayı veya ona bağlı birimlerin verdiği fetvayı, belki bilgi eksikliğinden belki de kötü niyetle çarpıtmak ve bu şekilde "İslam eleştirisi" yapmak, kanımızca doğru değildir. İslam halihazırda kendi içerisinde zaten eleştirilmeye yetecek kadar bilgi taşımaktadır.

Öncelikle, bu incelemeye konu olan ve ülke gündemine ilk taşınan haliyle haber başlığına göz atalım: "Diyanet'ten fetva: Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil!" [4]

Böyle bir başlığa sebep olacak haberin içeriği irdelenirken, tam olarak şu şekilde bir metin ile karşılaşıyoruz:
"Soru, İslam kaynaklarının farklı görüşlerine göre yanıtlanırken, “Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur” ve “Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir” gibi ifadeler kullanıldı." [5]
Sadece buna bakarak, hakikaten de Diyanet'in, bir babanın öz kızına belirli şartlarda şehvet duymasının İslam açısından haram olmadığını belirttiği düşünülebilir. Oysa habere konu olan esas soru-cevap okununca, "haramlık" ifadesinin yanlış değerlendirildiği görülmektedir. Aşağıda, Diyanet'in ilgili sitesindeki soru ve cevap aynen bulunmaktadır:
Soru: Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?

Cevap: Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’l-Mücdehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 486; İbn Cüzey, el- Kavaninü’l Fıkhiyye, 138). Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır.
Şimdi, neyin haram olduğu veya olmadığı, ya da "haramlık" ile ne ifade edildiğini inceleyelim.

Habere konu olan başlıkta, babanın öz kızına şehvet duymasının haram olmadığı ifade edilmiş ve haberin içeriğinde de yukarıdaki cevaptaki şu kısım alınarak buna delil gösterilmiştir: "Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz."

Burada, "haramlık oluşturmaz" denmemiş, "bu tür bir haramlık oluşturmaz" denmiş. Diğer bir deyişle, ortada bir "bu tür" bulunmaktadır. Peki "bu tür haramlık?" ile kastedilen nedir?

Bir önceki cümle ile birlikte ele alırsak, "Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz."

Söz konusu fikir, ayrı ayrı cümlelere bölünerek değil de, bir bütün olarak ele alındığında, şunu görebiliyoruz: "Hanefilere göre, şu şu şartlarda anne babaya haram olur. Ancak bu bu şartlar olursa, bu tür bir haramlık olmaz." Diğer bir deyişle, haberin içeriğinde delil olarak sunulan cümlede geçen "bu tür haramlık oluşturmaz" ifadesi aslında, "annenin babaya haram olması" şeklinde yorumlanmalıdır ve bu bağlamda cümle şöyle bir anlama tekabül etmektedir: "Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, annenin babaya haram olması durumunu oluşturmaz."

Konuyu daha basit hale getirecek olursak: Verilen cevapta, babanın öz kızına şehvet duymasının haram olup olmadığına ilişkin bir ifade yer almadığını, cümleler birbirinden bağımsız olarak değil de bir bütün olarak düşünüldüğünde sadece anne ve baba (karı-koca) arasındaki nikahın geçerliliğine ilişkin bir saptama yapıldığı görülmektedir. Tekrar, en başta ifade edildiği gibi, İslam'ın olumsuz eleştirisi için, böylesi kelime oyunlarına, kimi kurum ve kuruluş veya kişiler tarafından yapılan açıklamaların eğilip bükülmesine gerek yoktur.

Kaldı ki, verilen cevap İslam tarih ve fıkıhından bilgilerin derlemesi halindedir. Unutulmamalıdır ki, İslam sadece Kur'an'dan ibaret değil, aynı zamanda İslamî pek çok kanal ve görüşten de beslenerek kendi kimliğini oluşturmuştur. İslam'ı sadece güzellik abidesi olarak görmek, onun gündelik hayata dair yönlendirmelerini hiçe saymak, muhtemeldir ki, bir bilgisizliğin ve ilgisizliğin ürünüdür. Oysa ki, İslam, aynı zamanda bir uygulamalar bütünü olduğu için, bundan 1500 yıl önceki ahlak ve anlayışının da izlerini taşımaktadır ve -zaten bizim de karşı çıktığımız gibi- günümüze ayak uydurmakta zorlanmaktadır.

Buna rağmen, Diyanet'in verdiği cevap, aslında "hürmet-i müsahere" diye tabir edilen ve bizler ister beğenelim ister beğenmeyelim İslam'ın içerisinde kendisine yer edinmiş bir durumdur. [6] Buna göre, "Karşı cinse, şehvetle dokunmakla veya şehvetle ön avret yerine çıplak olarak bakmakla hâsıl olan duruma, hürmet-i musahere denir. Bir erkek, bir kadının herhangi bir yerine şehvetle dokununca, o kadının neseple veya sütle olan anası ve kızlarıyla, o erkeğin evlenmesi haram olur. (...) Bir baba ile kızı veya torunu yahut bir anne ile oğlu veya torunu arasında hürmet-i müsahere olursa, karı-koca birbirine ebedi haram olur. (...) Hürmet-i musaherenin olabilmesi için, kız çocuğunun 9 yaşında olması gerekir. Eğer 7-8 yaşlarında olup da, 9 yaşındaki gibi gösterişliyse, yine hürmet-i musahere sabit olur." [7]

Diğer bir deyişle, İslam fıkhı içerisinde, bir babanın öz kızına şehvet duymasının nikaha etkisi zaten tartışılan ve çeşitli görüşlerle tasniflenen bir durumdur. Bununla birlikte, Diyanet, verdiği cevapta bir babanın öz kızına şehvet duymasının dinen durumu hakkında (haram-helal) bir yorum yapmamış, sadece eşiyle nikahı üzerine etkisi bakımından soruyu cevaplamıştır. Hiç kuşkusuz, İslam dininde zina büyük günahlardan sayılmaktadır ve bu bakımdan haramdır. [8] Bir babanın kızı ile zina yapması da, aynı şekilde ve hatta bundan daha büyük bir günahtır, zira, öz kızı baba için nikah düşmeyen hısım olarak sayılmaktadır. [9]

Diğer bir deyişle, mahrem, İslâm'da evlenilmesi haram olan (nikâh düşmeyen) kişi anlamına gelmektedir. [10] Kan-bağı olan akrabalardan torun, evlat, anne, baba, dede, nine, kardeş, teyze, dayı, hala, amca, yeğen sürekli mahrem kişilerdir. Bu açıdan, babanın öz kızı da mahrem kişidir ve mahrem kişinin yanındayken "şehvetî" açıdan nasıl davranması gerektiğine ilişkin de çeşitli görüşler vardır: [11]
İmam Evzai: "Kızına, oğluna ve diğer mahremlerine bile devamlı bakma. Çünkü nefsin en kuvvetli askeri gözdür. Bakarsın ki sevgi ve şefkat bakışı şehvet bakışına çevrilir. Allah korusun, eğer şehvet söz konusu olursa yabancıya karşı şehvetten daha fazla günahtır."

İbni Humam: "Mahremler arasında şefkat ve sevgi ile bakmak ibadettir ancak ifrat derecesine varmamalıdır."

Ebu Hureyre: "Erkek diğer bir erkeğin, kadın diğer bir kadının, ana baba evladının, evlat da ana babasının avretine bakamaz."
Öte yandan, babanın öz kızına şehvet duyması ve temasta bulunmasının, zina olmamakla birlikte haram olduğu da kimi görüşlerce ifade edilmektedir. "Ebû Hanîfe'ye göre, ergenlik çağına gelmemiş olan ve kendisine cinsel istek duyamayan kız çocuğu ile temas da -haram olmakla birlikte- zina hükmünde değildir." [12] Nitekim, geçtiğimiz günlerde Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu, evlenme hazırlıkları yapan nişanlı çiftleri uyarmış ve yapılan açıklamada, nişanlılık döneminde çiftlerin el ele tutuşmaması ve baş başa kalmaması gerektiği belirtilmişti. [13] Bu bakımdan düşünülürse, nişanlı çiftler arasında bile temas İslam'a uygun görülmezken, bir babanın öz kızına şehvetle temasının da uygun görülmeyeceği rahatlıkla anlaşılabilir.

Unutulmamalıdır ki- sık sık tekrarlandığı üzere- İslam birçok bakımdan eleştiriye tabi tutulabilir, ancak bir baba ve öz kızı arasında cinsel ilişkiyi tasvip etmesi ve bunun helal olduğunu belirtmesi -en azından yaygın kanılara göre- düşünülemez ve İslam'ı bir "taciz ve tecavüz dini" şeklinde değerlendirmek de doğru olmaz. Elbette İslam, -gene yukarıda belirtildiği gibi- bir uygulamalar bütünüdür ve gelişen çağa ayak uydurmakta güçlük çekmiş, ataerkil yapısını kıramamış, aile içinde ve toplumda kadını ikinci plana iterek onun yaşam ve cinsel dokunulmazlık hakkı başta olmak üzere çeşitli haklarına zincir vurmuş ve kısıtlamıştır. Buna karşın, "Diyanet, babanın öz kızına şehvet duymasına haram değil dedi." gibi çarpıtma bir ifadenin de haksız bir değerlendirme olduğu kanaatindeyiz.

Hayyam

0 yorum:

Yorum Gönder