Muhammet, bütün peygamberler bağlamında istenilenlerin gerçekleşmesi gibi bir şeydir. O, yasa koyucu ve fiili iktidar sahibi olur, peygamberler ilk kez onunla gerçek iktidara kavuşabilmişlerdir; daha önce hiç kimse Tanrıyı böylesine tutarlı ve başarılı bir biçimde kullanmamıştır.

İnanç, Muhammet için itaat etmektir. Öbür dünya için vaat ettikleri, yani "Tanrının olanlar" konusunda eli açıktır, bir kral kadar cömert olmaktan hiç kuşkusuz hoşlanırdı. Muhammet, kendini "Tanrının Peygamberi" diye adlandırır: Bu ad, aslında veya daha iyisi, "Tanrının Buyruğu" olabilirdi.

Selefleri arasında yalnızca büyük başarıya ulaşmış olanları; İbrahim'i, Musa'yı ve İsa'yı tanır. Babasını hiç tanımamıştır, başkalarının malına ve mülküne duyduğu saygı, uslu bir yetim çocuğun saygısıdır; bu saygıyla zengin bir dulla evlenir ve karısı her bakımdan ona tapar.
Kişisel görüş ve düşünceleriniz adlı önceki sayfada çok fazla yorum birikmesi sebebiyle, son yorumlara ulaşmak biraz zor oluyordu. Bu sebeple, yeni bir başlık açmış bulunuyorum. Bu açılan, 4. 'kişisel görüşleriniz ve düşünceleriniz' başlığıdır. Önceki ilk üçü arşiv mahiyetinde blogda durmaktadır, onlara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Önceki başlıklarda bulunan uyarılar aynen geçerlidir.

Bu başlık altında (yorum gönder kısmında) belirtmek istediğiniz kişisel görüşlerinizi veya düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra değinilmesini istediğinizin bir konuyu belirtip veya aklınıza takılan ya da benim aklıma takılması gereken bir soruyu sorabilirsiniz. Kısacası diğer bölümlerden bağımsız bir çeşit iletişim olanağı sağlayan bir başlık olarak görebilirsiniz bu başlığı.
Blog içerisinde görünmesini istemediğiniz görüş ve düşüncelerinizi bana iletmek isterseniz tanrivarmi@gmail.com adresini kullanabilirsiniz. Ancak temennim, bu başlık altında görüş ve düşüncelerin belirtilmesidir, zira bu şekilde, sizinle aynı görüş ve düşüncede olanlara ulaşma olanağı artmaktadır. Ayrıca mail adresinin dini savunmak üzere tartışma amaçlı kullanılmaması rica olunur.

Bunların dışında üç ayrı hatırlatma ve önermeyi de tekrarlamak isterim.

İlk olarakyorum yaparken bir "ad, rumuz veya nick" seçilmesi rica olunur. Tamamen karışıklığı önleme amaçlıdır; özellikle devamlı olarak blogda yorum yapanların böyle bir kullanıcı adı seçmeleri, iletişimin sürekli olmasına da fayda sağlayacaktır.

İkinci olarak, her yoruma ayrı ayrı yanıt verebilme seçeneği bulunmaktadır. Normal koşullarda tüm yorumlar sırasıyla alt alta görünmekteyken, direkt olarak hangi yoruma cevap vermek istiyorsanız, o yorumun altındaki "Yanıtla" seçeneğine tıkladıktan sonra (ve üst paragraftaki ricayla birlikte, bir kullanıcı adı belirledikten sonra) yorumunuzu bırakabilirsiniz ve böylece cevap vermek istediğiniz yoruma karşı düşüncenizi belirtmiş olursunuz. Bu şekilde daha düzenli ve sağlıklı bir sohbet sürdürülebileceği kanısındayım.

Son olarak, blog içerisinde yorum yazdığınız herhangi bir başlığa başka biri yorum yaptığında haberdar olmak isterseniz, yorum formunun (yorumunuzu yazdığınız alttaki pencere) sağ altında bulunan "Beni bilgilendir" yazısının önündeki alana tik atabilirsiniz. Bunun için bir Google hesabınızın olması gerekmektedir. Ayrıca istediğiniz zaman, yine aynı yerde bulunan (ama yalnızca abone olduktan sonra görünen) "Aboneliği iptal et" linkine tıklayarak yorum aboneliğinizi iptal edebilirsiniz.
The Unbelievers, Richard Dawkins ile Lawrence Krauss'un bir araya gelip, inançsızlık üzerine düzenlediği konferanslarının hem öncesinin hem sonrasının hem de konferanslardaki önemli konuşmaların bir araya getirilmiş halidir.

Belgeselin henüz başında, din ve bilimin "gerçek" veya "hakikat" olarak adlandırılan "şey"e ne denli yaklaşabildiğini tartışan ikili, kendi görüşlerini aktarabilmek için farklı program ve etkinliklere katılıp, orada iki taraflı konuşma ve tartışmalara katılmak üzere seyahate başlıyorlar.

Dawkins, bir tarafta inançsız birinin, diğer tarafta ise inançlı birinin oturduğu, tartışmayı yürüten sunucunun ise sürekli araya girerek iki tarafı da "eşitleştirdiği" konuşmaların, hiç de sağlıklı olmadığını düşünüyor. Bunun üzerine, sadece kendilerini ifade edebildikleri ve böylece dertlerini daha rahat anlatabilecekleri bir iş yapmaları gerektiğine karar veren Dawkins, Krauss ile birlikte bir dizi konferans düzenlemek için kolları sıvıyor.

Belgeselde de izlenebileceği gibi, onlarca konferansa ve programa katılan ikili, gerek beraber gerekse de tek tek, inançsızlığın savunucusu haline geliyorlar. Yorucu tempoya rağmen, buna değdiğini düşünmeleri, yükselen dini görüşün yanında böyle aktivitelerin yapılması gerektiğini söylemeleri, hiç kuşkusuz, haklılık payı içermekte.

Bununla birlikte, dünyanın en büyük ateizm etkinliğinden de bölümler içeren belgesel, kimi zaman ciddi bir şekilde inanca darbe indirirken, kimi zaman da esprili bir dille mizahi bir eleştiri getiriyor.

2013 yapımı olan bu belgesel, inançsızların sayısının hiç de az olmadığını görmek ve derli toplu biçimde tanrı ve din eleştirisini tekrar etmek adına önem taşımaktadır. Sam Harris, Daniel Dennett, Ayaan Hirsi Ali, Stephen Hawking, Michael Shermer, Werner Herzog, Eddie Izzard, Woody Allen, Ricky Gervais, Cameron Diaz gibi kişilerin inançsızlık üzerine düşünceleri ile tanrı ve din üzerine eleştirilerine yer veren belgesel, inancın farklı zihin ve düşüncelerce eleştirilmesini göstermesi açısından da gayet kayda değer bir iş yapmaktadır.

Aşağıdaki alıntılar Piktobet'ten yapılmıştır, çeviriyi ise GarajımdakiEjder gerçekleştirmiştir. Bize de yüklemeyi yapmak düştü.

Lawrence Krauss: Soru sormadan hakikate ve cevaplara ulaşmanın bizi hiçbir yere götürmediğinin farkına varmak bilimin sağladığı özgürleşmenin sonucudur. 
Richard Dawkins: Bilim harikulade bir şey. Bilim çok güzel bir şey. Din harikulade bir şey değil, güzel bir şey de. Din ayağımıza dolanıyor. Dinde yanlış olan daha pek çok şey var fakat ben en çok gerçekle, gerçeğin güzelliğiyle gerçeğin şiirselliği olan bilimle ve dinin bilimsel bir açıklama gibi görülmesiyle ilgileniyorum. Rakip bir bilimsel açıklama ama fazlasıyla ruhsuz, fazlasıyla sıkıcı ve fazlasıyla değersiz. Hatalı da. 
Lawrence Krauss: Bilimsel keşifler tarafından inancımızın tehdit edildiğini düşünmektense inançlarımızı gerçekliğin kanıtlarına uyarlamaya zorlamamız gerektiğinin farkına varmalıyız, tam aksini yapmak yerine. 
Richard Dawkins: Herkesin dini tartışmayacak kadar nazik olması gerektiği konusunda uzlaşıya varmayın. Din tartışma dışı bir konu değildir. Din, yasak bölge değildir. Din, evrene ilişkin, doğruluklarının ispat edilmesi gereken, meydan okunması gereken ve gerekirse küçümsenerek alay edilmesi gereken belirli iddialarda bulunur. 
Lawrence Krauss: Bana göre en güçlü ve hayat verici düşünce şu: Evrenin varlığına işaret ettiği için, bilim ondan hoşlansak da hoşlanmasak da daha fazla önem kazanırken bizler daha önemsiz hale geliyoruz.
İyi seyirler!

Hayyam