Sex, Death and the Meaning of Life

2 Yorum
Ruh, ölümden sonra yaşam, günah ve Tanrı'nın amacı gibi fikirler, binlerce yıldır insanlığın düşünme şekline etki etmiştir. Dini inanç ve gelenekler ise, yaşamlarımızın içine sinmiş ve kabullenilmiş durumdadır.

Sex, Death and the Meaning of Life (Seks, Ölüm ve Hayatın Anlamı) adlı bu belgesel serisinde, evrimci biyolog Richard Dawkins, dini geride bırakırsak neler olabileceği üzerine bir sorgulama yapıyor. Mantığın ve bilimin, dinin hayatımızda önemli bir yer kaplayan ruhani yönlendirmesinin yerini alıp alamayacağını inceliyor. Acaba bilim ölümle yüzleşmemizi sağlayabilir mi? Ya da, doğruyu yanlıştan ayırt etmemizi veya hayatımıza bir anlam bulmamızı sağlayabilir mi?

İlk bölümün çevirisini tek başıma, ikinci bölümün çevirisini Apatheia ile birlikte yaptık. Üçüncü bölümü çevirisini ise bizden bağımsız olarak felis agnosticus yaptı. Herkese şimdiden keyifli seyirler!

Bölüm 1: Günah

Bir Tanrı bizi izlemiyorsa, neden iyi olalım?

İlk bölümde, Richard Dawkins 'günah' kavramını ele alıyor. Eski dini kuralların, neyin iyi ve kötü olduğunu belirleyip belirleyemediğini ve bilimin bize iyi olanı bulmada yardımcı olup olamayacağı üzerinde duruyor.

Hristiyan anlayışında yetişmiş dindarların katı ahlak yapılanmasındaki yalanlar ve suçluluk duygusu üzerinde duran Dawkins, daha sonrasında, Müslüman gelinlerin plastik cerrahi ameliyatla tekrar bekaretini kazanması örneğini ele alıyor. Bu örnekler neticesinde, bir dine mensup olmanın, kişinin iyiliği veya ahlaklılığı üzerinde bariz bir etki yaratmadığını hatta kimi yönlerden olumsuz yönde etki ettiğini göstermeye çalışıyor.

Peki, bilim ve mantık bizlere ahlak hakkında ne sunabilir? Lemurları, tango dansçılarını inceleyip, eşcinsel hakları savunucusu Matthew Parris ve bilim insanı Steven Pinker ile görüşmeler yapan Dawkins, ahlakın derinlerine inerek, ahlakın aslında evrimsel geçmişimizin bir yansıması olduğunu, bugünkü ahlaksal yapımızın dini kaynaklardan ziyade, bilimsel bir açıklaması bulunduğunu belirtiyor.

Ritüelleri, cinsel kur yapmayı, iğrençliği ve tabuların etkisini araştırdıktan sonra, evrimsel bakımdan mantığımızın ve empati yeteneğimizin gelişmesi ile hayatta kalabilen türler olarak, git gide daha ahlaklı olmamızın bilimsel bir açıklamasını sunuyor bizlere.


Bölüm 2: Ölümden Sonra Yaşam

Bu bölümde, Richard Dawkins, bilimin bizlere ölüm hakkında neler söylediğini inceliyor.

Dawkins, Hindistan'daki Hindu cenazelerinden New York'daki genetik laboratuvarına uzanan bir yolculuk yapıyor bu bölümde.

Sinirbiliminin, evrimin ve genetiğin son teorilerini birleştirerek, neden ölümden sonra bir yaşam olmasını arzuladığımızı açıklamaya çalışan Dawkins, yaşlanmanın evrimi üzerinde duruyor ve insan genetiğinin atalarından bizlere ve bizden gelecek nesillere miras kalacak gerçek bir ölümsüzlük sembolü olduğunu irdeliyor.

Motor-nöron hastalığı yüzünden ölümü bekleyen bir Hristiyan ile konuşan Dawkins, daha sonra 105 yaşındaki bir borsacının anılarını dinliyor ve DNA'nın yapısını çözen James Watson ile bir görüşme yapıyor.

Dawkins, ölümünün kendisini duygusal olarak rahatsız ettiğini ifade etse de, gerçek her ne kadar zor ve acı olsa bile, onunla yüzleşilmesi gerektiğini belirtiyor.

Son olarak, belgesel için genom haritası çıkartılan Dawkins, böylece Dünya'da genom haritası çıkarılan az sayıdaki kimselerden biri oluyor ve genindeki belirtilere göre, muhtemelen hangi hastalıklardan ölebileceğini öğreniyor.


Bölüm 3: Hayatın Anlamı

Bir ateist, her sabah uyanmak için nasıl bir sebep bulabilir?

Bu soru ile yola çıkan Richard Dawkins, dini inancı bir köşeye atarak, hayatını anlamlandıracak olan üzerine bir arayışa giriyor.

Las Vegas'ın kumarhanelerinden Himalayalar'daki Budist rahiplerin tapınaklarına uzanan bu yolculukta, Dawkins, dindar olan ve dindar olmayan kimselerin hayatlarına nasıl bir anlam kattıklarını inceliyor.

Var oluşumuzun içindeki şansı ele alıyor, Hindistan'daki "karma" yüzünden belli bir kaderi yaşamak zorunda olan insanlarla görüşüyor ve doğal felaketleri yaşamış yerleri ziyaret ediyor.

Bizlere neler olduğuna kayıtsız kalan bir evrende, hayatımızı nasıl anlamlı bulacağımızı araştırıyor Dawkins.

Son olarak, yedi yaşından beri ateist olan komedyen Ricky Gervais ile karşılıklı konuşan Dawkins, anlamın, bir şeyler üreterek doğabileceği üzerine fikirlerini bildiriyor.

Dawkins'e göre, bilimsel sorgulamanın insanı hem huşu içinde bırakan hem de onda merak uyandıran bir yanı var. İnsan genomunun karmaşıklığının veya Higgs Bozonu'nun görkeminin, insanın evreni anlamaya çalışması ve her sabah uyanması için yeterli olduğunu söylüyor.

2 yorum:

  1. Sayın Hayyam,

    Zevkle izlenen ve bir o kadar da düşündüren mesajları içeren güzel bir belgesel. Bir seferde izlememe karşılık, videonun izlenme süresinden çok daha fazla zamanda, meşakkatli ve emek harcayarak kazandırdığınız bu video için size, Sayın Apatheia'ya ve Sayın felis agnosticus'a çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Erol,

      Bu kadar kısa sürede izlemeniz ve beğenmeniz beni gerçekten sevindirdi. Çeviri işi bazen fazla zaman gerektirse de, en nihayetinde böylesi faydalı paylaşımları geniş kitlelere sunmanın en uygun yolu olabiliyor. Keşke daha fazla çeviriler yapsak veya yapılabilse...

      Sil